Özdağ GGC´de konuştu
Tarih: 19 Eylül 2016

MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti´nde yaptığı basın açıklamasında ülke ve kent gündemine dair tespitlerini paylaştı. Türkiye´nin terörle mücadele kapsamında yürüttüğü operasyonlara değinen Özdağ, Fırat Kalkanı Operasyonu´nun önemine değinerek, operasyonun büyüyeceğini belirtti. FETÖ Operasyonları kapsamında haksız uygulamaların da olduğunu belirten Özdağ, çalışmaların titizlikle yapılması gerektiğini kaydetti. 

GAZİANTEP İLK BAŞLARDA

Türkiye´nin milli güvenliğimizi beka seviyesinde tehdit eden büyük bir istikrarsızlık sürecinden geçtiğini belirten Özdağ; "Türkiye’yi tehdit eden büyük istikrarsızlığın en fazla vurduğu kentlerin başında Gaziantep geliyor. 2015 senesinden itibaren değişik vesileler ile Gaziantep’te ve Ankara’da yapmış olduğum basın toplantılarında ve açıklamalarda AKP’nin Suriye politikasının Türkiye’yi bir felakete sürüklediğinin altını çizmiştim" dedi.

TERÖRE AÇIK BİR KENT...

"Gaziantep’te IŞİD ve PKK terörüne karşı özel önlemler alınması gerektiğini, şehir merkezindeki istihbarat ve terörle mücadele kadrolarının takviye edilmesinin şart olduğunu vurgulamıştım" diyen Özdağ açıklamalarına şu sözlerle devam etti; "Bu uyarılarımdan sonra gerçekleştirilen ve en son bir düğüne yapılan saldırı ile zirveye çıkan kitlesel imha amaçlı terör ile Gaziantep’in teröre ne kadar açık bir şehir olduğu ortaya çıkmıştır."

SURİYE POLİTİKASI VE TÜRKİYE

"Ben bu açıklamaları ve uyarıları yaparken AKP’li politikacılar Suriye politikalarının ne kadar doğru olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı.Oysa AKP politikaları, Suriye’de Şam Hükümetini zayıflatarak PKK ve IŞİD’e büyük bölgelere hakim olma imkanı verdi. AKP’nin Esad’ı devirme ve Müslüman Kardeşleri iktidara taşıma politikasının iflas ettiğini artık AKP Hükümeti yetkilileri de açıklıyorlar. Bizzat Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş, AKP’nin Suriye politikasının Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunların büyük bir bölümünün nedeni olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı. Şimdi Türkiye’nin Suriye politikasının belirgin bir şekilde değişmesi gerektiği aşamaya girdik. Ancak AKP’nin hala belirgin bir politika geliştiremediği görülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Pekin’de “eli kanlı Esad ile devam etmek mümkün değil” şeklinde açıklama yaparken, Başbakan Yıldırım 6 ay içinde Suriye politikasında her şeyin değişebileceğini söylüyor."

FIRAT KALKANI´NIN ANLAMI BÜYÜK
"Böyle politik belirsizliğin olduğu bir ortamda Ordumuz, Suriye’nin kuzeyinde büyük bir askeri operasyona başladı. Fırat Kalkanı adı verilen operasyona katılan asker ve zırhlı birlik sayısı şimdilik kısıtlı olmakla beraber, operasyonun jeopolitik anlamı çok büyük. Bu operasyon Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak ve PKK’nın Akdeniz’e ulaşan bir koridor açmasını engellemeyi hedefliyor. Diğer bir ifade ile Türk Ordusu Fırat Kalkanı operasyonu esnasında kanı ile AKP’nin 2011 sonrası Suriye politikasının felaket doğuran sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Üstelik Türk ordusu bu operasyonu Ergenekon, Balyoz ve casusluk operasyonlarının vurduğu ağır darbeden sonra 15 Temmuz sonrasında gerçekleştirilen FETÖ’cü tasfiyesi ve kurumsal kaos ortamında gerçekleştiriyor. Suriye’de PKK ve IŞİD gibi iki çok deneyimli terör örgütü ile savaşıyoruz. Fırat Kalkanı operasyonu önümüzdeki haftalarda daha da büyüyerek gelişme eğilimi gösteriyor. Savaş alanında Türkiye, PKK ve IŞİD dışında ABD, Rusya, İngiltere, İran, Suriye, Hizbullah ve hiç şüphesiz İsrail var. Bu bölgede kimin dost kimin düşman olduğu açık değil. Her türlü provakasyona açık bir alanda ordumuz savaşıyor. B öyle bir savaş açık politik hedeflere ihtiyaç duyar."

SURİYE´NİN BÜTÜNLÜĞÜ, TÜRKİYE´NİN BÜTÜNLÜĞÜ DEMEK

"Buradan AKP Hükümetini bir kez daha dostça uyarmak istiyorum. Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye’nin toprak bütünlüğü anlamına gelmektedir. Türkiye’nin toprak ve millet bütünlüğünü muhafaza etmek isteyen bir hükümetin yapması gereken şey meşru Beşar Esad Hükümetini tanımak ve ılımlı muhalefet ile Beşar Esad Hükümeti’nin Suriye’nin birliği için işbirliği yapmalarını sağlamaktır. Bunun için artık Esad’ın geçiciliğinden bahsedilmemelidir. Bakın Esad’ı geçici olarak bile kabul etmeyen Ahmet Davutoğlu geçmiş gitmiştir. Fakat BeşarEsad hala yerinde oturmaktadır. Türkiye, eğer Suriye politikasını yeniden ve doğru şekilde tanzim eder ise yurtiçinde PKK ile mücadelesi daha kolay olacaktır. Suriye politikasının tam anlamı ile değiştiğinin ve meşru muhatabın Beşar Esad olduğunu açıklamanın zamanı gelmiş geçmektedir. Böyle bir kararın alınması ABD seçimlerinden sonraya bırakılmamalıdır."

"HER GÜN YENİ BİR ACI"
"Yükselen ve şiddeti artan terörden ötürü Türk Milletin her gün yeni bir acı ile uykuya çekiliyor ve güne yeni bir haberin acısı ile başlamak zorunda kalıyor. Türk Ordusu, Suriye’de olduğu gibi yurt içinde de AKP’nin yanlış PKK politikalarının bedeli şehitler ve gaziler vererek ödüyor. Gazetelerde çıkan haberlerde “Yıllardan beri girilemeyen yerlere girildiğini, Kaletepe’ye bayrak çekildiği” haberlerini okuyoruz. “Yıllardan beri” denilince kastedilen AKP’nin iktidara gelmesinden sonra ki yıllar. PKK Açılımı adı verilen PKK ile müzakereler döneminde PKK ülkemizin değişik yerlerinde kurtarılmış bölgeler kurdu. Şimdi bu sözde kurtarılmış bölgeleri, PKK işgalindeki vatan topraklarını Türk ordusu kurtarıyor. PKK ile dağda mücadele edilirken PKK’nın propaganda unsurları olan PKK’lı 11 bin öğretmenin tasfiyesi de doğru bir adım olmuştur. Bu adımı sağlık sektörü başta olmak üzere diğer sektörler izlemelidir. Keza PKK terör örgütüne destek verene belediyelere kayyum atanması geç kalmış olmakla beraber doğru bir karardır. Ancak İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Türkçe yanında Kürtçe hatta Ermenice tabelaları yeniden astırma kararı örgüt için büyük bir moral kaynağı olmuştur. PKK terör örgütü Soylu’nun bu adımını “Belediye başkanlarımızı görevden alsalar dahi kazanımlarımızı ortadan kaldıramıyorlar” şeklinden propaganda alanına taşımıştır. Süleyman Soylu’nun bilmesi gereken şey bu levhaları asan PKK’lı belediyeler yasal bir hakka dayanarak değil, yasaları çiğneyerek fiili durum yaratarak bu levhaları asmışlardı. Şimdi AKP Hükümeti PKK terör örgütünün astığı kanunsuz levhaları tekrar asarak hem anayasayı çiğnedi hem de terör örgütünün eylemini meşrulaştırdı."

TÜRKİYE´YE GİTMEYİN UYARILARI VE GAZİANTEP
"15 Temmuz’da FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi sonrasında terör şebekesini oluşturan FETÖ-IŞİD-PKK üçgeni terörü operasyonel olarak kullanıldığı ilk bakışta anlaşılacak şekilde tırmandırdılar. Türkiye halen büyük bir istikrarsızlık sürecinden geçmeye devam ediyor. İngiliz ve Alman büyükelçilikleri çalışmalarını durdurduğunu açıkladı. Kanada büyükelçiliği “öngörülemez güvenlik durumu” nedeni ile yurttaşlarına Gaziantep ve Kilis’in de olduğu bazı şehirlerimize gitmeme uyarısında bulundu."

BİN YILIN EN BÜYÜK İÇ DÜŞMANI; FETÖ "15 Temmuz sonrasında FETÖ’ye karşı kapsamlı operasyonlar başlamıştır.FETÖ’nün son 1000 senede Türk devletinin karşı karşıya olduğu en büyük iç düşman olduğunu 2002-2014 arasında FETÖ ile açık işbirliği yapan AKP’nin içinde anlamak istemeyenler de sonunda anlamışlar veya öyle görünmektedirler. FETÖ’ye karşı sürdürülen polisiye operasyonların ve hukuki süreçlerin devletin varlığının ve birliğinin sürdürülmesi açısından çok büyük bir önem taşıdığı ortadadır.FETÖ’ye karşı sürdürülen operasyonları sulandırmak çok açık bir şekilde sonuç itibarı ile operasyonların önce inanılırlığını ortadan kaldıracak sonra yavaşlamasına yol açacaktır. Oysa son günlerde FETÖ ile mücadelede neden ise gittikçe daha fazla hata yapılmaktadır. Bu sözde hataların bir kısmının kriptoFETÖ’cüler tarafından yapıldığı bazı illerimizde ortaya çıkmaya başlamıştır."

"ALNINI KARIŞLARIM"

"FETÖ ile mücadele çerçevesinde ilimizde de bazı hatalar yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede ilk akla gelen Gaziantep Aile Hekimleri Derneği GAHEDER’in kapatılması ve yönetim kurulu üyelerinin işlerine son verilmesidir. GAHEDER Aile hekimlerinin Türkiye’deki en büyük 2. Derneği. Birincisi İstanbul’daki dernek. 650 aile hekiminin 200’ü bu derneğe üye. Dernek yönetiminde her partiden sempatizan olduğu anlaşılıyor.Ancak ağırlıklı olarak ülkücü siyasi kimliğe sahip doktorlar yönetimde bulunuyorlar. Örneğin size Yönetim Kurulu üyesi Dr. Yunus Emre Büyükdemir’i tanıtayım. Sonuç olarak ben Dr. Yunus Emre Büyükdemir’e FETÖ’cü diyenin anlını karışlarım."